Paylaş

14 Kasım 2018 Çarşamba

PİRİ REİS'İN 500 YILLIK GİZEMLİ HARİTASI

       Deniz savaşlarındaki başarılarıyla ve önemli katkıları ile tanınan Piri Reis'in 1513 yılında çizdiği dünya haritasının gizemleri yavaş yavaş çözümlenmeye mi başlıyor?
       Bu dünya haritasını Piri Reis nasıl çizmiştir?
   500 yıl önce nasıl bir teknolojiyle nasıl bir teknikle çizildi ki adeta uzaydan bir fotoğraf çekilircesine bilgiler içeren bir harita ortaya çıkıyor.

     1513 yılında Piri Reis tarafından çizilen bu harita uzaydan çekilmiş bir fotoğraftır. Detayları  ve noktalara kadar doğru olan. Amerika Hava Kuvvetleri bu konuda "Bizim uzaydan çektiğimiz dünya fotoğraflarıyla ölçüleri aynıdır" açıklamasını yapmıştır.
      Sormamız ve farketmemiz gereken bir detay var. Bu bir harita mıdır? Yoksa uzaydan çekilmiş bir fotoğraf mıdır?
    Bu eser harita değildir. Metin Soylu'nun tümevarım metodu ile haritanın tamamlanmasıyla bu eserin bir harita olmadığını tespit etmiştir.
      Haritanın şifrelerini bilim adamlarının çözememesinin en büyük sebebi bu çalışmayı harita olarak kabul etmeleridir.
      Uzaya çıkılıp dünyanın fotoğrafı çekilmiştir. Resmedilmiştir adeta.
     İSPATI: Herkesin kabul ettiği bu dünya haritasında Latin Amerika hattı üzerinden o kuyruk olan Arjantini görüyoruz. Arjantin burada dikey olarak gelir. Bunun sebebi düzleme aktarılmış bir dünya haritası olmasıdır. Ölçeği vardır ve kuş bakışı resmedilerek yapılmıştır. En önemlisi bir haritanın harita özelliği olması için düzleme aktarılması gerekir.

Arjantin'in uzaydan çekilen fotoğrafı

     Ve burada da uzaydan çekilen dünya fotoğraflarında dünya sürekli döndüğü için karalarda dönüyor. karalarda döndüğü için Arjantin aslında dönüş istikametinde sağa doğru kıvrılıyor.
       Gelelim Piri Reis'in haritasına; Latin Amerika ve o kuyruk olan Arjantin dikey olarak gelmesi gerekir eğer bir harita olsaydı. Araşturmacı Metin Soylu harita olmadığını bu tezi ile kanıtlamıştır.

Arjantin Haritası

    Piri Reis haritayı nasıl çizmiştir peki? 
     Nasıl çizdiğine geldiğimiz de yıllarca akla getirtilen malum bir şahıs vardır. Kristof Klomb.
       Piri Reis'in haritasında bir not vardır. 6 numaralı not olarak geçmektedir. Bu notu açacak olursak; "Bütün şekil ve çizimlerimi ben Klomb'un Portekizlerden,İspanyol haritalarından yararlanarak çizdim. Kristof Klomb'un haritası ne kadar geçerli ve doğruysa benimkide o kadar doğru ve geçerlidir" der.
     Bu notu oraya Piri Reis eklememiştir. Bunun Piri Reise ait yazı olmadığını ortaya çıkaran Metin Soylu aracılığı ile bilir kişi raporu veren hattat Fuat Başardır. Yapmış olduğu yazı karakterlerinin Piri Reisin yazı karakterleriyle eşleşmediğini ve Kitab-ı Bahriye kitabıyla da eşleşmediğini belgeleri ile ortaya koymuştur. 

    Kitab-ı Bahriye kitabında(cilt 1 sayfa 79): "Haritanın nlatılışı" diye bir bölüm vardır. Burada "Hem pusulayı hem haritayı gerçekten bil çünkü onu Süleyman peygamber gerçekleştirdi. O beni doğruladı. Ona insanlar, cinler, vahşi hayvanlar, kuşlar ve karıncalar tabi olmuştur. Rüzgarlar da tabi olmuştur.Bu hakkın emridir. Bu sözü yabana atma." Piri Reisin Kitab-ı Bahriye kitabını anlattığımızda gerçekler daha da yakın duruyor.
    Dünyayı dolaşmayan bir Osmanlı paşası neden bu hayvanları yaratıkları, insanları buraya çizmişti. Çünkü Süleyman peygamberin ilmini burada anlatmak istemiştir. 
    Daha da şaşırmaya hazır mıyız?
  "Şimdi bilinmelidir ki harita ermişlerin işidir. Bunun sıradan insan işi olduğun söylemeyininiz. Çünkü harita da gösterilenler gerçektir. Onların kıl kadar hatası yoktur."
   Piri Reis 1513 yılında kendisinin kıl kadar hatası olmadığını Kitab-ı Bahriye kitabında zaten söylemiştir. Bu bilgilerden sonra diğer haritalardan nasıl yaralandı denilebilir ki ya da Klombla nasıl ilişkilendirilebilir ki. 
    Piri Reis Kitab-ı Bahriyesinde bu konuya da değinmiştir. Klombun hırsız bir denizci olduğunu söyler. Mısır İskendiriye Kütüphanesinden Büyük İskender'e ait el yazma kitaplarını çaldığını kendi ülkelerine kaçırdığını İspanya beyine giderek " Bana üç tane gemi verin o yerlerı gidip bulayım" diye telkinde bulunduğundan söz eder kitabı bahriyesinde.
      Klomb Barteleama adı verilen arkadaşı ile bu çaldığı kitabı kendi diline çeviriyor bu kitapta yeni kıtanın keşfine ait bilgiler bulunmaktadır. Piri Reisin kitabında yazdığı; İskenderiye Kütüphanesinden çalınan kitaplardır. Bizi yeni kıtaya götüren adımlar ve dahasıda var. 
   Klombun suanda Fransız Milli Kütüphanesinde günlükleri vardır. Bu günlüklerden bir tanesi."Rodrigo De Triana sıradan bir tayfa değildi Osmanlı Deniz Kuvvetlerine mensuptur. Dinini gizlemek zorundaydı. Onun müslüman olduğunu benden başka bilen yoktu. Geceleri pek az uyur haritalar üzerinde rota hesapları yapardı. Bu yaptığı hesapların birer kopyasını çaldım. Keşfin şerefini bir müslümana kaptırmamak için gerçeği açıklamadım." 
      Rodrigo De Triana Osmanlı istihbarat ajanıdır. İspanya da konuşlanmış Osmanlı subayıdır. Haritada bir bölümde ismi verilmeden birinden bahsediyordu Piri Reis " Merhum Kemalin (amcası) İspanyalı bir kölesi vardı bu hizmetkar merhum Gazi Kemalin talimatıyla Klomb ile beraber 3 defa yeni kıtayı seyehat etmiştir." Metin Soylu araştırmaları sonunda o kölenin Rodrigo De Triana olduğunu ortaya çıkartıyor.
      Özetleyecek olursak Klomb, İskenderiye Kütüphanesinden çaldığı kitaplarda var olan haritalarla keşfetmiştir yeni kıtayı. O zaman yeni bir harita çizmesine gerek var mıdır? Kendİsi keşfedilen o yerlerde altın avına çıkmıştır. Oradaki kızılderileri öldürmekle meşguldü.Bu eser Klombdan çalınmamıştır aksine veriler Rodrigo De Triana aracılığı ile piri reise getirilmiştir osmanlı istihbarat ajaının çizmiş olduğu bilgileri aldığın kendisi günlüklerinde bizzat söylemektedir zaten.
    1500'lü yılların istihbarat kitabı olduğu düşünülen Kitab-ı Bahriye'yi Piri Reis Kanuni Sultan Süleyman'a hediye etmiştir. (güvenlik tedbiri vardır.) 
     Kısaca yeni edinilen başka bir bilgiye de değinmek istiyorum. 
      


    Harita da üç tane  küçük rüzgar hatları olduğunu görüyoruz. Haritada manyetik alanların bulunduğu bu küçük rüzgar hatları dediğimiz yerler şeytan üçgeninin bulunduğu yere yakın bir bölgededir. Eskilerden de bilindiği üzere dünyanın bazı yerlerinde enerji hatları vardır bu hatlarla birlikte dünya hem korunur kendi içinde hemde başka boyutlara açıldığı söylenir.
     Bu konuyu açacak olursak;(cilt 1 sayfa 73) Piri Reisin enerji ızgaraları hakkında söyledikleri Şunlardır Kitab-ı Bahriyesinde; "Benim haritamda yuvarlak daireler rüzgar gülüdür.Yine bu 16 dan başka bir 16 daha vardır ancak onlar bu rüzgarlardan olmayıp birer yoldur. Böylece her tarafa yol almak için 32 bahis olur."(dairelerin içindeki çizgiler 16 tanedir). Bu küçük yuvarlıkların enerji kapıları olduğunu ispatlıyor o bunlara yol demiş.Bu yollar üzerinden başka bir ülkeye daha hızlı, pratik geçişlerin yapılabileceğini söylemiştir Piri Reis. 
    Tüm bilgileri araştıran, yorumlayan Metin SOYLU'ya teşekkürler. Bende farkındalık yarattı sizlere de yaratmasını umuyorum.
     Kitab-ı Bahriye kitabında daha nice şifreler vardır çözebilmek dileğiyle.

8 Kasım 2018 Perşembe

BİRİ İTER, DİĞERİ GİDER...



Ne zordur en sevdiklerimizle sınanması; bu öyle Rabbinden gelen sınav gibi olmayan, sadece can dediklerinin açtığı yaralarla dolu olan bir sınav. Bence en zor olan sınavımızmış. Sevgi saygı sadakat neden herkese eşit dağıtılmamış ki. O zaman bir kavgamız olmazdı her halde. Biri çok severken diğeri kıymetini bilmiyorsa ne büyük nankörlüktür ki en derin yaralar böyle ortaya çıkıyor. Kin nefret o yüreklerde böylelikle yeşermiş oluyor. Kalbimize bedenimize en önemlisi de ruhumuza ihanet etmek yerine gelin o canımızı en çok yakan sevdiklerimiz sandıklarımıza yol göstermeye cesaret edelim. Ruhumuzu bir köşeye sıkıştırıp sevgi adı altında işkence yapanlardan uzaklaşabilmeyi öğrenelim. Güçlü olalım, kendimiz olabilelim. Unutmayalım ki o cesareti bir yakalarsak bütün korkularımızı yok etmeye yaklaşmışız demektir.

6 Kasım 2018 Salı

NEVŞEHİR DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ



Nevşehir Derinkuyu ilçesinde yer alan Derinkuyu yeraltı şehri binlerce yıldır güneş görmeden sırlarının çözülmesini bekliyor. Bu devasa büyüklükteki yeraltı şehri 8 katlı olup, 85 metre derinliğindedir. 50 bin kişinin yaşadığı düşünülmektedir.
1960'lı yılların başlarında bir köylü tadilat yaparken duvarını yıkmasıyla evinin bir tünele doğru açıldığını görür. Eline bir fener alarak girdiğinde mağara olarak düşündüğü bu şehirde kiliseler evler garip ibadet yerleri görmüştür,kısacası ayrı bir dünyayla karşı karşıya gelmiştir.




1967 yılında turizme kazandırılmış bu şehir'in %10'luk bir kısmı insanlara açıktır. Diğer bölümlere çok özel izinlerle giren yetkililer "İçeride şehir yok bir dünya var."Diye hayranlıklarını belirtmişlerdir.




Kimler neden yüzyıllarca yer altında yaşamış olabilir ki?

Hikaye Hristiyanlığın güçlü Roma İmparatorluğuna kadar gidiyor. Roma askerlerinden kaçan Hristiyanlar Kapadokya da kendilerini gizleyebilecek yer altı şehirleri inşa ederler. Girişi belli olmayan çalılıkların arasında küçük bir oyukta olan bu yer altı şehri; su kanalı olarakta kullanılan havalandırma boşluklarına kadar düşünülmüş muhteşem bir yaşama alanıdır. Çeşitli oyuklar açıp bu oyuklara bezir yağı döküp aydınlatmalarını sağladıklarını da söylemeden geçemeyeceğim...




      Ayrıca dünya dışından gelebilecek saldırılara karşın yapılabilecek mükemmel bir savunma sistemi olduğu da düşünülen bu şehir gizemini korumaya devam ediyor.
      Bu mükemmel şehir araştırıldığında,yeraltı şehirlerinde Romalılar,yer üstünde de  Bizans eserlerinin kalıntılarına rastlanmaktadır.
        Türkiyemizde nice yeraltında saklanmış bizleri bekleyen bu tür ihtişamlı yapıların keşfedilmesi adına  yapılan çalışmaların daha detaylı ve hızlandırılması en büyük temennimdir...

TAÇ MAHAL


TAÇ MAHAL
    Dünya'nın 7. harikası olan eşsiz yapıtı aşkına Mümtaz Mahal adına yaptırtan Babür imparatoruydu Şah Cihan.
        Babür Şah'ın Hindistan da kurduğu Babür imparatorluğu bir Türk imparatorluğudur. 332 yıl hüküm sürmüştür. Şah Cihan 5.hükümdarıdır Babür İmparatorluğunun. 
            

        

Asıl adı Ercüment Banu idi. Mümtaz Mahal ise lakabıydı. Mümtüz Mahal 14.çocuğuna hamileydi. (yok artık nidalarını duyar gibiyim :) ) O zamanlar da çocuk yapmak insanların sevdiği ve arzuladığı bir şeydi. Hele ki yönetimdeyseniz. Bir hükümdarın eşiyseniz çocuk sayınızla övünür ve  çocuk sayınızla anılırdınız.  Mümtüz Mahal bu sıkıntılı günlerinde eşi Şah Cihan seferdeydi 14. çocuğunu doğurmak üzereyken vefat etmiştir ve dinimizce de şehit olmuştur kendisi. 
            Bu haberi alan Şah Cihan sarsılmıştır yemeden içmeden kesilmiştir devlet işlerinden soğumuştur Mümtaz Mahal ilk karısı değildi Şah Cihanın ama belli ki farklı kılan bir şeyler vardı kendisinde. İmparator öyle üzüldü ki tahtını bırıkmaya karar verdi karısına duyduğu sevginin hatırası olarak dünyada görülmemiş en güzel mezarı yaptırtmaya 1632 yılında ilk taşı dikerek başlamıştır 


       Tam 20 bin kişi 21 yıl boyunca burada çalıştı. Bu süre zarfında 1000 tane fil vazife yaptı. 1000 tane fil ile dört bir yandan mermerler kıymetli özel taşlar getirtildi.
       Şah cihan mimariye çok önem vermiştir; duvarlarına nakış gibi işlenen Yasin Suresini Mimar Sina'nın hattatları yazmıştır. Bazı mimarların kolları kesilmiştir bu eşsiz yapıtı tekrarlamamaları adına.
           Şah Cihanın oğlu ve çevresindekiler tarafından bu müsrifçe hareketleri dikkat çekiyordu artık .Oğlu akli dengesini kaybettiğini düşünerek annesinin yani, Mümtaz Mahal'in kabrini göreceği Agra kalesinde bir odaya hapsetmiştir. Ömrünün son yıllarını o çok sevdiği Ercüment Banu'nun kabrini izleyerek geçirmiştir Şah Cihan.


      Bu mimarinin tek muhteşem yanı Osmanlı mimarisi değildi elbetteki aynı zamanda Hindistan da da Türk-İslam mimarisi; paha biçilemez muhteşem eserler ortaya koymuştur. Ne yazık ki 1850'lerde hindistan genelini işgal eden ingilizleri türk islam mimarisini unutturarak moğal mimarisi yalanları ile beyinleri bulandırdılar ve bütün dünyaya Moğol mimarisi olarak sattılar. Hintlilere de Avrupaya da Türklere de bu yalanı inandırdılar, daha nice inandırdıkları konular gibi... 
      Taç Mahal de yatan Mümtaz Mahal Türk, Müslüman bir kadındı. Kocası da  Şah Cihanda Özbekistan da doğmuş 5 göbekten Babür Şahın torunuydu. Ruhları şad olsun .
      Yazımın sonuna gelecek olursam geçmişimizi iyi araştırmamız iyi anlamamız için uyanmalıyız artık uyanıp nesillerimize de doğruları öğretmeliyiz. 
                                                                                           

FARKINDA MISINIZ?




Kaptırmış gidiyoruz kendimizi bir koşturmacanın içinde. Yaşımız kaç olmuş farkında değiliz.Çoğumuz saat kaç? Of hadi akşam olsun artık, biran evvel eve gideyim de geçeyim tv karşısına ooh keyfime bakayım derdinde.  Kaçınız hayır ben öyle değilim benim hayattan öğrenmem gereken şeyler var diyebiliyoruz, kaçımız içinde öğrenmek araştırmak için harlıyor ateşini...
    İşte benim hikayem tamda burada başlıyor. Olağan düzenin beni yutup gitmesine bir dur demeliydim. Fiziksel olarak çoğu zaman engellerle karşı kaşıya kalsam da içimde bu durumu değiştirmek adına kopardığım fırtınaları bir ben bir de Allah biliyor. Çok şükür başardım daha da  başarmam gerekenler var.
       Uyuyarak yaşamayalım arkadaşlar! Farkında olalım; aldığımız nefesin, bize bahşedilenlerin. Pozitif olalım, Dilinizden olumlu cümleleri düşürmeyelim. Evren isyanı kabul etmez, cezasını ağır verir. Yüreğinizin kapılarını evrene  sonuna kadar açın ve avaz avaz bağırın içinizden dışınızdan zorluklara inat mutluyum, herşey güzel olacak, evren senden güzel enerjiler istiyorum diye haykırın.İnanın karşalığını alacaksınız buna tüm kalbinizle inanın.
Güç sizde siz isterseniz gelir ya güzellikler ya da mutsuzluklar...HAYDİ KENDİ ANAHTARIMIZI  BULUP AÇALIM  KALBİMİZİ ÇAĞIRALIM EN GÜZEL DÜŞÜNCELERİ YERLEŞTİRELİM KALBİMİZE SIKI SIKI TUTUNALIM HAYATIN GÜZELLİKLERİNE...

5 Kasım 2018 Pazartesi

her bitiş bir başlangıçtır.


oysa her şey güzel olacak bu ümitsizlik niye! 
okumaya başlamadan önce derin bir nefes al sonra arkana yaslan ve şükret; nefes alıp verebildiğin için. işte en anlamlı yolculuk başlıyor. nefes alabiliyorsan bitmemiştir... sen bitti dersin yaradan yeni başlıyoruz der. tam da ben artık ne yapacağım dediğiniz o an inancınızla birlikte kalkın ayağa ve çekilen sıkıntının sona geldiğini hissedin ve ona kapıyı gösterin güle güle deyin kapıyı açtığınızda aa o da nesi kapıdan bir sıkıntıyı gönderirken içeri buyur edeceğiniz mutluluğun kıymetini bilin ona sımsıkı sarılın benden söylemesi sizden uygulaması
                                                                               

PİRİ REİS'İN 500 YILLIK GİZEMLİ HARİTASI

       Deniz savaşlarındaki başarılarıyla ve önemli katkıları ile tanınan Piri Reis'in 1513 yılında çizdiği dünya haritasının gizemleri ...